26 Ocak 2011 Çarşamba

Seven İnsan Neylesin....

"Merdüm-i dideme bilmem ne füsûn etti felek
Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek
Sîrler pençe-i kahrimdan olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek "

Cihan padisahi Yavuz Sultan Selim, Sam yakinina otagini kurdurarak burada üç ay kadar kalmis. Bir Türkmen kizi da, zaman zaman padisahin çadirina gelerek, otagin temizlik islerini yapar, hünkâr çadirini tertibe ve düzene sokarak siradan gündelik islerle mesgul olurmus… Yine bir sabah temizlik için geldiginde, Sultan Selimi görmüs. Türkmen güzelinin gönlü sultana, su gibi anîden akivermis gönlünü kaptimis ona.- Hani kalbin, her an bir halden baska bir hale geçmek, gibi anlamlari da vardir ya- Zamanla kalbinin içini, ince bir sizi sarmis genç kizin ve baslamis kalbi için için göynümeye.

Bir gün, gözü, hünkâr çadirinin diregine ilismis. Diregin üst kismina askin gücü ona, söyle bir satir yazma cesareti vermis:

"Seven insan neylesin"

Yavuz Sultan Selim, otagina yatmaya gelince, birden direkteki yaziyi fark etmis," Bu da ne ola ki" diyerek uzun bir muhakemeden sonra, bir vehim ve bin endise derken… Almis eline kalemi söyle bir satir da o düsmüs ayni direkteki dizenin altina. "

"Hemen derdin söylesin."


Türkmen kizi, ertesi gün gelip baktiginda otagin diregine, sevincinden aglamis, o küçücük kalbi heyecandan gögsüne sigmaz olmus, yer de onun olmus âdeta gök de… Fakat koskoca cihan sultanina ilân-i askta bulunmanin, atesle oynamak, ates girdabina bilerek atlamak gibi ölümcül bir tehlikesi de varmis. "Varsin olsun bu ask, buna deger diye düsünmüs." Aldigi mesaji heyecanla hemen cevaplandirmaktan kendini alamamis ama yine de içinde bir korku kurdu varmis ki genç güzelin, yüregini her gün dis dis, burgu burgu kemiren... Askin gücü, zoru ve korkuyu nefes nefes yasayan o gencecik yüregin imdadina yetismis derhâl. Bir satir daha yazmis ayni direge

"Ya korkarsa neylesin"



Yavuz sultan selim, aksam, çadira döndügünde, not düstügü direkteki satir gelmis aklina. Bakmis ve okumus ki askin heyecanin ve korkunun karistigi, tezat dolu sözcüklerin bulustugu satirlar, bir mizrak gibi durmakta karsisinda. Hemen o satirin altina bir misra daha eklemis, aska yenik düsen koca padisah:


"Hiç korkmasin söylesin."

Bir askin bulusan, karmasik ve bulanik duygulari söyle dizilmis diregin üzerine:


" Seven insan neylesin Hemen derdin söylesin Ya korkarsa neylesin Hiç korkmasýn söylesin"


Sabahin olmasini sabirla beklemis padisah. Seher vakti sirdasi Hasancan'i çagirtmis, derhâl bir emir vererek:
" Biz dahi merak edip onu görmek isteriz tîz elden bu kizi huzura getirin."
Emir derhâl yerine getirilmis ki Ahu gözlü, endami hos, alimli, nazenin, ceylân gibi bir Türkmen güzeli… Hünkârin emriyle derhâl bir dügün alayi tertip edilmis. Eglenceler, yemeler içmeler… Dügünün son gecesi, sirlarla dolu bu askin bilmecesi kader-i ilâhî tarafindan çözülmüs, Çözülen bu kara baht çikinindan yayilan aci haber, saskina çevirmis herkesi, yer gök âdeta üzüntüye, mateme bogulmus. Ahu gözlü Türkmen dilberinin
"Selim" diye çarpan saf ve küçük yüregi, bu büyük cihan sultanin askindaki sirri kaldiramamis ve birden duruvermis. O çadirin diregi, bu olayin canli fakat ketum sahidi olmus asirlardir. Bu dünya hayatinda vuslat nasip olmadigi gibi o gencecik yürege, buna fani alemde bir çare de bulunamamis. Bu hazin gönül çarpilmasinin ve gönül yangininin sonunda derler ki:
" Koca hünkâr, aglamis" ve Türkmen kizina yaptirdigi mezarin mermer tasina, su dörtlügü kazdirarak, dünyaya, askin gücünün karsisindaki çaresizligini en güçlü ordulari yenen koca hünkâr söyle haykirmis:


Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek
Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek
Sîrler pençe-i kahrimdan olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek."

[ Bilmem ki gözlerime felek nasil bir büyü yapti ki
Gözümü kan içinde birakti, askimi artirdi
Benim pençemin( gücümün) korkusundan arslanlar(bile) titrerken
Felek beni bir ahu gözlüye esir etti.. ]

30 Aralık 2010 Perşembe

MİSKİN'e

 

Gidecektir. Gitmek ne onun ne senin elindedir. Gidişi daha az kahkaha, daha az söz, can sıkıntılı günler demektir. Şarkının bir kısmını o bilir, bir kısmını sen bilirsin ve onun yokluğunda o ortak şarkıları söyleyemezsin. Gidişi unutma riski demektir. Gidişi "dönüşü nasıl olacak" endişesidir.
Ve çaresizce sayıklarsın, çocuk gibi: "gitmesin".
Gidişi, senin gidişin, mucize ise kalmandır.

Çok Uzaktayım Şimdi....

Çok uzaktayım şimdi...
Film bitti. O telaşlı ve heyecanlı kalabalık... .. Bitti...
Salon boşaldı.
Işıklar söndü.
Herkes gitti.
Ben buradayım. Ve burası çok uzak..
Çok geç oldu belkide düşündük taşındık
Bir çok şeyi birbirimizden sakındık
Bir şey eksik cümlede yüklem mi özlem mi?
Sakladığın şey her neyse beni üzer mi?

Öyle çok şey varki içimde
Hep sustuk konuşmak yerine
Konuşmadığımız her ne varsa seninle
Sakladım gözlerimde

Ne olur sende fazla üzülme
Hep kendi kendine yenilme
Konuşmadığımız her ne varsa seninle
Bir damla gözlerimde

Belki yanlış yoldayız
Kaybolduk kaybolduk,
Gizleyince kendimizde yorulduk
Her hatada telafi gerekli değil mi?
Bizi durduran gurur mu kibir mi?

Öyle çok şey varki içimde
hep sustuk konuşmak yerine
Konuşmadığımız her ne varsa
Seninle sakladım gözlerimde

Ne olur sende fazla üzülme
Hep kendi kendine yenilme
Konuşmadığımız her ne varsa seninle
Bir damla gözlerimde

Zaten Yoktular....

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Biraksam korkudan gözleri sislenir.

Ne kadınlar gördüm zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır sanmayın ki beni unuttular
Hala arasıra mektupları gelir
Gerçek değildiler birer umuttular
Eski bir şarkı belki bir şiir

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kimbilir

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.

28 Aralık 2010 Salı

"Sen gelsen Yeter"

Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden.,Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.Hiç kimse aramasa sormasa beni Sen gelsen yeter.Huzur ellerinin güzelliğidir.Gözlerin karşımda mutluluk denizi.Her sabah soframızda ekmeğimizi Sen bölsen yeter..Yüreğim seninle yaylalar kadar serin Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gamYayla dumanı gibi gözlerime her akşamSen dolsan yeter.Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.Bende sabır sende naz..Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter..Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün,Sende karar kıldığını...Ve içimin şerha şerha yarıldığını,Sen bilsen yeter..Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi..Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,Eğilsen yeter...........

25 Aralık 2010 Cumartesi

Hasretin Ağır Geliyor Bazen, Dayanamıyorum..


Seni sevmek geliyor içimden,Hemde ölesiye sevmek Yüzümdeki her tebessümde boynuna sarılmak istiyorum,Her içimin acısında omuzlarında ağlamak, Bahar olsun,kış olsun,yaz olsun, Gözlerim gözlerinde her mevsimi yaşasın istiyorum, Çok şeymi istiyorum çok şeymi senden nedir bu sitem nedir bu sinir nedir bu kadar acı nedir bu kadar hasret ve nedir bu kadar beni derinden etkileyen.Olma yanımda farketmez Bu saatten sonra olamsan ne yazar.Ben seni uzaklardada sevebilirim,bazen saçlarına dokunur bazen yüzünü okşarım bazen tenine dokunur bazen kokunu hissederim ama en kötüsü ne oluyor biliyormusun .....Hasretin ağır geliyor bazen, Dayanamıyorum..

21 Aralık 2010 Salı

Masumiyet..........

Her kar yağışında bile kirlenen birşeydi senin yüzün...
O kadar masum o kadar temizdi ki hiçbirşey kirletemezdi yüzündeki güzelliği....

"Face to Face"

"Sevdiğim bütün yüzleri üst üste koyduğumda bile senin yüzün kadar güzel bir şey çıkmıyordu ortaya...

"Allah'ım ne kadar güzel yüzdü ama biliyorum ki o yüzü bu kadar güzel yapan şey kalbiydi.Baktı sağına Canım kardeşim dedi o an oda benim canım kardeşim oldu sonra baktı soluna hayatım dedi o an oda benim hayatım oldu sonra herkese döndü iyiki varsınız dedi orda bulunan herkes benim içinde "İYİ Kİ VAR"oldu ve dedim ki yüreğime tamam tamam şimdi oldu bir insan senin herşeyin olmuşsa bu iş oldu artık bunun sonunu düşünmeye gerek yok nereye gider nasıl olur ne yaparız nasıl bir hayat beni bekliyor ilerde ne yaşayacağım neyini düşünüyorsun dedim onun elinin değdiği herşey anlam kazanıyorsa düşünsene bir sana değen el nasıl sende anlam kazanacak ne büyük bir mutluluk bu yarabbim.Şükürler olsun diyorum sana yanındakilere seninle ilgili olan herşeye seni bana getiren beni sana götüren bu zamana kadar yaşadığım herşeye şükürler olsun diyorum çünkü Allah o kadar muazzam bir düzen oturtmuşki hiçbir şey gereksiz değil o kadar gerekliymiş ki yaşanılan herşey peşisıra seni bana getirdi ve içime o büyük mutluluğu koydu.Anladım ki bu saatten sonra yüzünün güzel olması için öncelikle kalbinin güzel olması gerekmiş... 


Hoşgeldiniz kalbi güzel insanlar....

16 Aralık 2010 Perşembe

"Atatürk"

Minnettarız............
Kendini bilirkişi sayanlar çok konuştular hakkında, içtiği içkiden, namaz kılarken çekilmiş bir fotoğrafının olmadığına kadar. İçki içmiş de ne yapmış, onun bunun karısına kızına mı sarkmış? İçmişse kendine içmiş öbür tarafta hesabını o verecektir.Namaz kılarken fotoğrafının olmaması da daha iyi, Allah ile kul arasındadır ibadet dediğin. Ayrıca hangimizin var namaz kılarken bir fotoğrafı?Ahiret hayatı varsa, kesinlikle O'nla aynı tarafta olmayı seçerim. Cehennem de olsa nasılsa cennete döner orası. Eğer hepimizin gideceği yer öteki dünya ise şayet, eminim şu anda cennetin en güzel yerindedir.
Yani;
Hiçbir siyasi gruba dahil edilemeyecek kadar halk, rakip tanımayacak kadar önder, bir insan olarak ulu, olmasaydı olmayacağımız bilge kişilik, bir efsane. Demem o ki; adamın hası!


O bizi sevdi.


..ve armağan etti.Şükürler olsun onun bize bıraktığı herşeye!